Sol Parti’nin birinci, İslam ve göç karşıtı, ırkçı, Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin ikinci güç olduğu eyalette dün iki parti başbakanlık için birer aday gösterdi.

Sadece 90 koltuklu meclisiyle Almanya’nın küçük eyaletlerinden sayılan, ancak başbakanlık seçiminde yaşanan skandal ile ülke çapında siyasi krize neden olan Thüringen eyaletinde başbakan seçildi. Sol Parti’nin birinci, İslam ve göç karşıtı, ırkçı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin ikinci güç olduğu eyalette bugün iki parti başbakanlık için birer aday gösterdi. Her iki aday da ilk iki turda gerekli çoğunluğu sağlayamayınca üçüncü turda salt çoğunluğu alan Sol Parti’nin adayı Bodo Ramelow başbakan seçildi.

Ramelow’un kendi partisi ile koalisyon kurmayı planladığı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller’in tamamından destek alarak 42 milletvekilinin oyuyla seçildiği açıklandı. Rakibi AfD’nin Thüringen lideri Björn Höcke ise sadece partisinin milletvekili sayısı olan 22 oy almayı başardı. Höcke, pek çok siyasi partili politikacı tarafından „Nazi“ olarak niteleniyor. Hatta bir süre önce bir mahkeme Höcke’ye „faşist” demenin suç olmadığına hükmetmişti. Seçildikten sonra Ramelow, AfD’nin eyalet teşkilatı lideri Björn Höcke ile tokalaşmayı da reddetti.

Thüringen’de ne olmuştu?

Ekim ayı sonunda yapılan seçimlerden bu yana Thüringen eyaletinde hükümet kurulamıyordu. Şubat ayı başında eyalet meclisinde yapılan ilk başbakanlık seçiminde Sol Partili aday Ramelow’un karşısına Hür Demokrat Parti (FDP) ile sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) rakip çıkarmışlardı. Sağ popülist AfD’nin kendi adayını değil de seçimlerde meclise kıl payı girmeyi başaran FDP’nin adayı Thomas Kemmerich’i desteklemesiyle sürpriz şekilde Kemmerich başbakan seçilmişti. Böylece sağcı popülistler, hem Sol Parti liderliğinde kurulacak bir azınlık hükümetini engellemeyi başarmış, hem de federal düzeyde hükümette olan Hristiyan Birlik ile SPD koalisyonunu bölmeyi başarmıştı.

Bir tabu yıkılması yaşandı

Thüringen seçimleri Almanya’da bir tabu yıkılması olarak niteleniyor. Zira şimdiye kadar ülkedeki kitle partileri de dahil bütün demokratik partilerin temel prensibi sağcı popülist, İslam karşıtı AfD ile aktif veya pasif biçimde işbirliğine girmemek. Ancak Thüringen seçimlerinde bu prensip çiğnenmiş oldu.

Thüringen’deki başbakanlık seçimi Almanya Başbakanı Angela Merkel’in partisinde büyük sarsıntıya neden oldu. Kriz, Savunma Bakanı da olan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi Annegret Kramp-Karrenbauer’i parti genel başkanlığından da etti. CDU, hem parti içinde hem de dışarda „Neonazi“ bir oluşumla işbirliği yapmakla itam edildi.

CDU’da kökten degişim

Thüringen’deki başbakan seçimiyle başlayan kriz Merkel’in partisi CDU’da kökten bir krizi de tetikledi ve parti kendini, yeni değerlerini ve gelecekte nerede olmak istediğini yeniden tanımlamaya ilişkin bir tartışma başlattı.

Thüringen’deki gelişmeler Almanya’da federal hükümetin ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile de arasında gerilime neden oldu. Thüringen’deki krizden sonra hem CDU’nun hem de FDP’nin sempati değerleri rekor seviyede düşüş kaydetti. Hamburg’da Şubat ayı sonunda yapılan eyalet meclisi seçimlerinde FDP meclise girmeyi başaramadı.