Besteci, yorumcu, yapımcı Metin Yılmaz’ı kimimiz albümleriyle, kimimiz yorumları ve besteleriyle tanıdı. Ancak kanımca biraz uzaktan tanıdı. Bunda Metin’in tıpkı bir albümüne koyduğu isim gibi Merdümgiriz bir karakter oluşunun son derece büyük bir rolü vardı şüphesiz.

Metin Yılmaz ve Mete Artun ( Albüm)

Ancak merdümgiriz değince yanlış anlaşılmasın, olumsuz değil, olumlu manada… Evet doğru kalabalık sevmez Metin, ama insan sever. İnsanların arasında öne çıkmaktan hoşlanmaz, öne çıkarılmaktan da hoşlanmaz. Bunun yerine ne vakit bir takdir cümlesi kurulsa yanındakini öne çıkarır, onu parlatır. Sohbetlerde de her lafın içinde değildir; yalnızca karşısındakine faydası dokunacaksa konuşur. Konuşunca derin konuşur, kısa konuşur. Gevezelik ederek karşısındakinin zamanını ve enerjisini çalmaz.

Metin şayet tersi bir insan olsaydı, eminim sahip olduğu yeteneklerle müzik camiası içinde farklı bir yerde olurdu. O nedenle de Metin’i hep saklı kalmış bir yetenek ve kâmil insan olarak gördüm.

Eşsiz birisi oluşu bir yana, işine gelecek olursak… Ben Metin’i Beyoğlu Metropol Müzik’te koordinatör ve yapımcı olarak çalışırken tanıdım. Aynı zamanda Kazım Koyuncu, İlkay Akkaya gibi önemli isimlerin albümlerini yapmış bu şirketin sanatçısıydı Metin. Çok çalışkandı, diline vurmayan enerjisi şarkılara türkülere yansımıştı. Boşa geçirilen zamana hayıflanarak üretiyordu. Her şeyden evvel beste yapıyor ve bunları biriktirerek albümlere çeviriyordu. “Baharla Gelen”, “Güneaşık”, “Alaz”, “Ağrı”, “Münzevi”, “Merdümgiriz”, “Bedbin – Sabahattin Ali Şarkıları” ve “Pervasız” onun birbirinin peşi sıra çıkardığı birbirinden güzel albüm çalışmalarıydı.

“Gökyüzü Mavi Kaldı” adını taşıyan iki albümlük derleme projenin de sahibiydi. Ardından da piyanist Mete Artun ile dört albümden oluşan “Türküler Söyledim Sana” adını taşıyan bir projeye imza atmıştı. Kaldı ki bu proje halen devam etmekte…

Metin ardından tek başına kolları sıvadı bir başka projeyi “Gökyüzü Mavi Kaldı” adının verdiği derlemeyi hayata geçirmişlerdi. Bu kendi bestelerinin başka sanatçılar tarafından ilgi görmeye başlamış olmasının sonucuydu. Albümde eserleri İlkay Akkaya, Nurettin Rençber, Erdal Güney, Hilmi Yarayıcı, Niyazi Koyuncu, Efkan Şeşen, Levent Canen, Seza Kırgız, Ayhan Orhuntaş, Oğuz Aksaç, Arzu Görücü, Ahu Sağlam, Düşbaz ve Metin’in kendisi tarafından seslendirilmişti.

Yalnızca bir besteci ve yapımcı değildi Metin, ciddi bir yorumcuydu. Bir yorumcu olarak da bazı özelliklere sahipti. Onun içe işleyen sesi daha ilk dinleyişte etkiliyordu insanları. Sesindeki o huzur ve verdiği güven duygusu apayrıydı. Mertti bu ses, toktu. Abartıya ve süslemeye kaçmadan olabildiğince sade okuyordu. En güçlü ifadelerin sadelikle verilebileceğinin bilgeliği içindeydi. Bazı türküler vardır, hani birinin sesinden yorumundan dinledikten sonra bir başkasından dinleyemez, aynı keyfi alamaz olursunuz. İşte örneğin Metin’in okuduğu “Hacel Obası” bunlardan biriydi.

Yorumculuğu bestelerinin yorumlara eksiksiz yansımış haliydi. Tam bir çıkış yaşayacakken, hayat şehir değiştirmeye mecbur bıraktı Metin’i. İstanbul’dan Ankara’ya göç etti ailesiyle birlikte. Ancak hız kesmedi, yine yılmadan çalışmaya devam etti. Biz artık eskisi gibi görüşemez olmuştuk ama bugün hatırı sayılır derecede albüm yapmış, proje üretmiş, besteleri elliyi aşkın sanatçı tarafından seslendirilmiş bulunan Metin’i dinlemeyi bırakmadım.

Murat Beşer (muratbeser034@gmail.com)