Çaresiz yaşı ileri olanlar hastalık, ölüm ve toplumsal izolasyondan doğal olarak korkarken gençler gerçekten maddi güvenceleri ve yaşam perspektiflerini kaybetmekten korkuyorlar!

Elbette genel olarak öne çıkan korkuları karşılaştırmak mümkün gözükmüyor. Doğru olan, sosyal ve ekonomik hayatı durdurmanın aylarca sürmemesi gerektiği. Doğru olan bu süreçte devletlerin sosyal düzeni ayakta tutabilmek için halkını desteklemeleridir. O yüzden normale dönüş senaryoları üzerine kafa yormak daha kolay olacaktır.

Akla tabii sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırılmasından yaşı ileri kişiler ve risk gruplarını muaf tutmak geliyor. Ancak çözüm bu kadar basit değil. Keza yaşı ileri kişiler ve kronik hastalar da diğer herkes gibi hakları olan vatandaşlar memnun kalmayacaktır. Ve bu grup çok geniş.

İş dünyasından çok sayıda olumlu haber alabilmemiz güzel. Örneğin Bosch, korona testini hızlandırmayı başardı. Diğer yandan iş dünyası, şu anda faal olmamalarından yararlanarak kendi malları yerine koruyucu maske üretmeye kalkışıyor. Bunu elbette çok az firma insan sevgisinden yapıyor.  Olay daha ziyade para kazanmak veya iyi bir PR kampanyasıyla imajını kuvvetlendirmekten ibaret. Ama bu önemli değil. Önemli olan, faydalı bir iş yapıyorlar. Kapitalizm gelmiş geçmiş en büyük dönektir. Sahtekardır, usta bir yalancıdır! Başarısı da tamda bunlardandır.

Emperyalist – Kapitalist ABD’de gerçek bir sosyal sistemin olmaması, Amerikalıların özgürlükten ne anladığının olumsuz yanıdır. Şirket kurma, bir meslek seçme, zengin olma özgürlüğü olan, bu sorumluluğu firma iflas ettiğinde, iş pozisyonu iptal edildiğinde veya  banka limiti aşıldığında da taşıyor. Bu çerçevede hastalık bile özel bir durum. Düşünce şu: Devlet neden insanların hatalı davranışlarından ötürü devreye girsin?

Tamda kapitalist mantaliteye uygun düşünce tarzının eyleme geçişidir. Koronavirüs şimdi bu kafa yapısının absürdlüğünü su yüzüne çıkarıyor. Virüs, insanın ne kadar para kazandığını, ne sıklıkla dua ettiğini ve ne tür kararlar aldığını sormuyor. Sormazda! Hem milyardere hem fakir fukaraya hem sofuya hem hedoniste hem inançlıya hem de ateiste bulaşıyor. Kimse güvende değil. Virüs sağlıklı olanları hasta ediyor, çalışanları işinden ediyor, varlıkları yok ediyor. Böyle bir durumda devlet müdahale etmezse kim müdahale edecek? Laboratuarlarda da üretilse, kontrollü ve hedef seçerekte bulaştırılsa, doğallığından da yayılsa gerçek ortada. Halk sağlığını büyük ölçüde tehdit ediyor.

Sosyal yaşamımızı ve ekonomiyi, toplumumuzun özgürlükçü çekirdeğini ve ekonomik temelini kalıcı olarak tehlikeye atmaksızın daha ne kadar sıfır noktasına itebiliriz? İletişim kısıtlamalarını yumuşatma ve normal yaşama dönmenin zamanı ne zaman gelecek? Ne hızda ve hangi şartlar altında? Tüm bu soruları sormak gerekiyor. Er ya da geç yanıtlara ihtiyaç duyacağız. Ancak bu yanıtları şimdi vermeye çalışmak yanlış ve tehlikeli olur. Kapitalist sistemin atacağı adımlara güvenle bakmamak için o kadar çok pratik var ki. Kim bilir, belki de kapitalizm gerçek yüzünü ilk kez milyarlara gösterme olanağı da sunacak bizlere.