Afyonun Afganistan’dan Avrupa ve İngiltere’ye yolculuğunun häkazesänä bilmek istermişiniz?
Bir tarafta üreticiler, diğer tarafta çalışanları ve uyuşturucu kaçakçıları ve dağılan hayatlar…
Müslüman olduğunu beyan eden bir ülke olan Afganistan tarlalarında üretilen ve eroinin ham maddesi olan afyonun Avrupa’ya ulaşması tam 18 ay sürebiliyor. İran ve Türkiye’den sonra Afyon kaçakçılığının büyük bölümü “Balkan Rotası” üzerinden gerçekleşiyor. Bunun beşte biri bu rota dışında kalan ülkeler üzerinden taşınıyor. Sözde uyuşturucuyla mücadele eden devletler, tonlarca uyuşturucunun geçişine zemin hazırlıyor. Kimse bunun aksini iddia edemez. Normal vatandaşı didik didik arayan, güç gösterisinde bulunan, baskı uygulayan, sigaranın peşine düşen ”Kahraman” gümrük görevlileri tonlarca uyuşturucuyu bulamıyor. Tabii göstermelik yakalananlar hariç!!!
Afganistan’da afyon üretimi
son 15 yılda önemli oranda nasıl arttı ?
Bu, görgü tanıklarının birinci ağızdan anlatımlarıyla afyonun yolculuğunun hikâyesini duymaya hazırmısınız.
Dünyada afyon üretiminin yaklaşık yüzde 90’ı Afganistan’da…
Sevgili okurlar, Dünyada afyon üretiminin yaklaşık yüzde 90’ı Afganistan’da gerçekleşiyor. Ülkede afyon yetiştirmek sözde yasak. Ancak son beş yıl içinde haşhaş, Afganistan ekonomisinin önemli bir parçasına dönüştürüldü. Haşhaş üretimi de ciddi oranda artırıldı. Taliban da bundan kâr elde etmektedir. Esasında haşhaş, her meslek grubundan insana finansal açıdan fırsat sunuyor. Öyleya burası Afkanistan!
Nisan ayının ilk üç haftası.
Afganistan’da haşhaştan yüksek miktarda para kazanılan bir dönem var: Üreticilerin aylarca yetiştirdikleri haşhaşlardan afyon toplamaya başladıkları Nisan ayının ilk üç haftası. Yılın bu döneminde, toplayıcı veya ayırıcı olarak bilinen çoğu genç yüzlerce erkek, dört bir yandan haşhaş tarlalarına çalışmaya geliyor.
Yok böyle bir şey!
Hemen her meslekten insan işlerinden izin alıyor. Yani bir traktörün römorkunda bir öğretmen ve öğrencilerine, bir esnafa ya da bir memura rastlayabilirsiniz. Hepsi ülkenin ekonomisini dönüştüren bu etkinliğe katılmak üzere orada.
Gruplar halinde tarladan tarlaya gidiyorlar
Toplayıcılar, hasatın merkezindeler. Üzerlerinde bir yük olmadan yolculuk etmeleri ve sadece bir sırt çantası taşımaları onları tanımanızı kolaylaştırır. Polisten kaçabilmek ve ellerindeki yükü azaltmak için iki parça kıyafeti üst üste giyiyorlar. Belki de modern dünyanın en hafif işgücü onlar olabilir.
Kırsal bölgeye gittiklerinde gruplar halinde tarladan tarlaya gidiyorlar.
Günlük rutin işleri ise oldukça zor: İlk günü haşhaşın kenarını beş jiletli, kaşık sapı büyüklüğünde küçük bir tahta parça ile kazıyarak ve ısırarak geçiriyorlar.
Serhoş gibi çalışıyorlar
Haşhaş tarlalarında çalışmak yorucu ve sizi adeta sarhoş eden bir iş. Bu nedenle hane halkından kadınlar, her gün çok besleyici üç yemeği – kuzu eti, Afgan ekmeği ve yoğurt – 30 kişiye yetecek miktarda hazırlıyorlar. Yemekten sonra şarkılar söyleniyor, danslar ediliyor ve hikayeler anlatılıyor. Umurlarında bile olmuyor gençlerin yok olup gideceği!
Bu işe mahkum edilen hayatlar
Sabah saat üçte tekrar kalkıyorlar. Sabah karanlığında, kafalarına taktıkları fenerler yardımıyla önceki gün tamamladıkları işe devam ediyorlar: Kazıdıkları her bir haşhaş haznesinden sızan afyon sıvısı büyük damlalar boyutunda.
“Taryakai” adındaki bir aleti kullanarak bu sıvıyı çıkarıyorlar.
Onlar çalışırlarken, diğer tarlalarda çalışan başka işçilerin kafa fenerleri de karanlık içinde titreşiyor. Sayıları o kadar çok ki, yıldızlı bir gecenin tepe taklak görüntüsünün illüzyonunu yaratıyor.
Insanlığı zehirleyıp Peygamberi anmak!
Gece serinliğinde toplayıcılar şarkı söylemeye başlıyor: ‘Yolculuğunu kısa tut, ah Peygamber, yardımcıların arayı kapatamayabilirler; başları açık ve yüreklerinden yaralı oldukları için.’
Şarkı sözleri, özlemin ve romantizmin karışımı. Bir süre sonra komşu tarlalardaki işçiler de şarkıya katılıyor.
Tıpkı altın madeninde olduğu gibi.
Hiçbir şey israf edilmiyor. Ayırıcı olarak çalışan genç erkekler, toplayıcıları takip ediyorlar ve arkalarında bıraktıkları afyon damlalarını kazıyarak çıkarıyorlar. Toplayıcıların kıyafetleri afyondan yapış yapış oluyor. Bu nedenle iş kıyafetlerini büyük kazan içinde, soğuk su ile yıkıyorlar, kıyafetin üstünde kalan afyon kalıntılarını da topluyorlar.
Bir birleriyle yarıştırıyorlar
Bir toplayıcının kazancı, birlikte çalıştığı ekibin verimliliğine ve haşhaşın kalitesine bağlı. 20 kilogram saf afyonun getirisi iyi, 2 kilogramınki ise kötü.
Özenti kültürün esiri olmuşlar
Hasadın sona ermesiyle birlikte afyon üretilen alanlarda yaşayanlar yeni alım gücü kaynaklarını kullanmaya başlıyor: Genç erkekler motosiklet, kıyafet ve akıllı telefon satın alıyor. Diğerleri ise ya borçlarını kapatıyor ya da bu geliri evlenmek için başlık parası yapıyor.
Yeniden yoksullukla koyun koyuna yaşamak
Bir süre piyasaya hareket geliyor. Hemen ardından ise yoksulluk etkisini yeniden hissettirmeye başlıyor. Ancak bu işi yapanlarda umut baki kalıyor: Bir sonraki hasat dönemini bekliyorlar.
Uyuşturucunun yolculuğu
Afganistan-İran sınırı yaklaşık 900 km. Erişilmesi güç ve hiç de tekin olmayan bir bölge. Ölenin, öldürenin belli olmadığı bir bölge. Belli olsada hesap soran mercilerin olmadığı bir bölge.
İran – ‘Cennet sütüne’bağımlı ülke
Afganistan’da hasatı yapılan afyon, “Balkan Rotası”ndaki uzun yolculuğunda ilk olarak uzun ve güvenlik önlemlerinin olmadığı sınırı geçerek İran’a giriyor. Bu uyuşturucu İran’da ciddi bir bağımlılık sorununu da ortaya çıkardı ve yaklaşık 2 milyon insan düzenli olarak afyon tüketiyor. Mashad şehrinde yaşayan bir istatistikçi olan 33 yaşındaki Goli –gerçek adı değil- onlardan birisi.
Bağımlı hayatların gerçek hali
Afyonla değişik bir ilişkim var: Aşk ve nefret ilişkisi. Bana yaptığı şeyden nefret ediyorum ama kullanmayı bırakamıyorum.
Anneannem öldüğünde 14 yaşındaydım ve annem afyon kullanmaya başlamıştı. Depresyondaydı ve ailemizde pek çok kişi afyon içiyordu. Bu yüzden afyon, anneme kolay bir çözümmüş gibi göründü.
Herşey böyle başladı
23 yaşındayken evlendim. Bir yıl sonra korkunç karın ağrıları çekmeye başladım. Bitmeyen doktor ziyaretlerinde hiçbir şey bulamadılar. Bir gün annemin evini ziyaret ettiğimde bana birkaç nefes afyon ikram etti. Ağrımı hafifletti ve kafam iyi oldu. Her şey böyle başladı.
Dağılan ailelerin dıramı
Evliliğimde de sorunlar vardı. Yalnızmışım ve sevilmiyormuşum gibi hissediyordum. Bu nedenle annemden afyon çalmaya ve evde içmeye başladım. Kocam bu durumu fark edince kendimi bir klinikte buldum. Yüksek dozda afyon kullanmadığım için beni metadon ilaca başlatmadılar. Onun yerine, depresyonunla baş edebilmem için terapiye başlattılar. Fakat pek de yararı olmadı ve afyon kullanmaya devam ettim. Bir yıl sonra kocam hala uyuşturucu kullandığımı öğrendi ve beni terk etti.
Bir süre yalnız yaşadım, fakat bağımlılığım arttıkça başka seçeneğim kalmadı ve tekrar annemin yanına döndüm. Nadiren birlikte içerdik. O kadar utanırdım ki başka birinin beni içerken görmesini istemezdim.
Babası da annesini terk etmişti
Annem de yalnız yaşıyordu çünkü babam, annemin afyon içtiğini öğrenince evden ayrılmıştı. Babam bizimle yaşamazdı fakat afyonumuzu alıp bize getirirdi. Bu sayede sokağa çıkıp aramamıza gerek kalmazdı. Birkaç kez bırakmayı denedim, kliniklere gittim ama annemin evine geri gittiğimde yeniden eski halime döndüm.
Bunu kullanmaktan bıktım, hatta kokusundan rahatsız oluyorum. Böyle zamanlarda gidip metadon alıyorum. Birkaç hafta iyi gidiyorum ama annem içip koku bütün evi kapladığında tekrar içmeye başlıyorum.
Evlenen ve bağımsız hayatları olan kardeşlerim var. Afyon bağımlısı olan sadece benim. Bundan utanıyorum. Kız kardeşimin gözlerine bakamıyorum bile. Ekonomik özgürlüğüm yok ve arafta sıkışıp kalmış hissediyorum.
Türkiye, işlenmiş afyonun Avrupa yolculuğundaki en önemli geçiş noktası!
Avrupa’ya giren eroininin yüzde 80’i Türkiye üzerinden geçiyor ve neredeyse tamamı Türkiye’ye İran’dan sokuluyor. Bunca yatırıma rağmen eroinin yüzde 80’inin Türkiye’den geçmesi anlaşıla bilir bir durum değil!
Sırtcılar ön safta
Avrupa’ya ulaşmak üzere İran’dan Türkiye’ye sokulan eroin, yüzde 80-90 oranında “sırtçılık” diye tabir edilen yöntemle Türkiye’ye sokuluyor. Bu yöntemle kaçakçıların sırtlarına yükledikleri eroin, sınır bölgesindeki dağlık güzergâhları izleyerek Türkiye’ye sokuluyor. Van’ın İran’la 240 km’lik oldukça geniş bir sınırı var. Bu durumun içerisinde rüşvet, tehdit, şantajda var…
Narkotik Suçları, jandarma, gümrük memurları, yöneticileri her gün fiziksel, ruhsal ve duygusal gerilim altında çalışıyor desem inanmazsınız zaten.
Eroin büyük oranda İran’dan sırtçılık yöntemi ile getirilir. Bu hayvanlar bazen insanlarla beraber, bazen insanlar kendilerine eşlik etmeksizin sırtlarında uyuşturucuyla İran sınırı üzerinden ilimize giriş yaparlar.
İran’dan eroin yüklü bir şekilde salınan bir hayvan, devamlı izlediği güzergâh üzerinden, insan eşlik etmeksizin Türkiye’deki hedefine ulaşabilir.
Nasıl ve neden ele geçirilmiyor!
Teknik çalışmaları ve fiziki takibiyle, istihbarat çalışmaları aylar süren bir operasyonlar pekte sonuç vermiyor. Sonuç veren boyutu ise çok küçük kalıyor. Dert ve kaygı eşiğiniz çok yüksektir. İşte bu sadece işe karşı değil hayata karşı da benzersiz bir motivasyon sağlar. Derdi ve kaygısı rüşvet olanlar bir şekilde kör, sağır ve dilsiz oluyorlar. Derdi hayatları kurtarmak olanlara ise bu oluşumda pek yer ve şans verilmiyor. Verilenblerde baskı altında görevlerini yapmaya çalışıyorlarlar. Ama bu hikayede hiçbir şey tesadüf değildir. Planlı ve programlı atılan adımlar vardır. Milyar dolarlık rüşfetler vardır…
Operasyonlar göstermelik mi?
Sayısız kez gerçekleşen ve bizi mutlu eden operasyonlar oldu. Kaldıki bu opersyonların amacı da tamda bu. Topluma güven ve mutluluk vermek. Ardından da yüzde 80 kokainin geçişini törenlerle izlemek!
Uyuşturucuyla mücadelemde araştırlarım, takiplerim, hiçbir şey istediğim gibi gitmemiş ve suça-suçluya ulaşmak adeta samanlıkta iğne aramaya dönmüştür. Tüm olumsuzluklara rağmen emeğimizin ve isteğimizin karşılığı olarak, lehimize olan o küçük ihtimal gerçekleşir ve her şey yoluna girdi. Suçluyu da, bu suçça ortaklık edenlerde aşikar olmaya başlamıştır.. İşte o zaman anlarız ki, yukarıda, iyilerin her zaman kazanmasına yardım eden bir gücümüz vardır. Tehditlere, göz dağına, aliene musallat olmalarına rağmen yomundan dönmeden devam edebilme kararlılığını göstermek! Bütün mesele bu…
Iran, Türkiye ve balkan, hatta Avrupa ülkelerinin meşhur polislerinden “saklanan” uyuşturucu, Avrupa sokaklarına nasıl ulaşıyor?
Sadece uyuşturucu rehabilitasyonunun bedeli yüzlerce milyon dolar. Aileler çocuklarını bu illetten kurtarabilmek için hastanelere koşuyor. Mu sonuç alınamayan mücadelede milyar dolarlar gözden çıkartılıyor.
İngiltere’de eroinden ölenlerin sayısı hergeçen gün düzenli olarak artıyo
İngiltere’de eroinden ölenlerin oranı yıllardır düzenli olarak artıyor, Uyuşturucu madde kullanım yaşı hızla düşüyor. Sokaklar adeta genç ve çocuklarımıza kurulan tuzaklarda dolduruluyor. Pılis ise adeta poliscilik oynayarak komik işlemlerle uğraşıyor. “fentanyl” adındaki sentetik bir opioid ise yeni bir tehdit unsuru olmuş durumda. Buna karşı önlemler yok denecek kadar az. Alınan önlemlerde tamamen göstermelik.
İngiltere: İyileşmeye giden uzun, ince yol Afganistan’ın 2021de rekor seviyedeki afyon hasatının ardından, daha yüksek kaliteli ve düşük maliyetli eroinin, İngiltere’de de dâhil olmak üzere Avrupa piyasalarina gireceğini kesin!
İngiltere’nin güneybatısındaki Weston-super-Mare kasabası diğer kasabalardan farklılıklar içeriyor. Bu kasabada çok sayıda uyuşturucu rehabilitasyon merkezleri var. İnsanlar yaşama tutnmak için son bir gayret mücadele ediyor. Bunlardan biri Leslie Chandler, burada bağımlılığının üstesinden geldi ve kendine yeni bir hayat kurmaya başladı.
”İki kere ölüm”
Bildiğim kadarıyla iki kere öldüm, çok kez yalnız başımayken yüksek doz aldım ve mucizevi şekilde kendime geldim.
”Balkondan düştüm”
Bazıları ölümcül pek çok kaza geçirdim, balkondan düştüm. Uyuşturucu kullanımım beni hapishane, psikiyatri bölümleri, birkaç intihar girişimi gibi hiç istemeyeceğim noktalara götürdü.
”13 yaşında başka uyuşturucular kullandım”
Eroin kullanmaya 15 yaşında başlasam da 13 yaşındayken başka uyuşturucular kullanmaya başlamıştım.
”Bir yere ait olma hissi ile başladım”
Benden birkaç yaş büyük, eroin kullanan insanlarla takılıyordum ve böylece ben de eroinle tanıştım. Benim için eroin bir şeye, birilerine ait olmayı hissetmekti. Daha önce hiç kendimi bir şeye böylesine ait hissetmemiştim.
Acı son
Eroine bağlı kalmadım, keyif almak için kullanılan diğer hızlı uyuşturucular (amfetamin), LSD, hap ve alkol de kullandığım bir dönem vardı. Bazı şeyler gelişti ve ben sadece yaşadım. Bir ilişkim oldu ve erken yaşta evlendim, birkaç yıl sonra bir şekilde evliliğim sona erdi ve ondan sonra işler daha kötüye gitti. Bir veya iki hafta süren detokslarla kendimi durmaya çalıştım ve sonra tekrar tekrar kullanmaya başladım, bu hayat biçimim olmaya başladı.
Kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmeden yaşamak
Sonunda yaklaşık 4,5 yıl önce, 57 yaşındayken kendimi Weston’da buldum. Weston’da durum farklıydı. Bağımlılığıma para bulabilmek için sabıka kaydıma işlenen pek çok şey yapmıştım ancak bir bağımlı veya hırsız olmakla yargılanmıyordum. Geriye baktığımda çocukluğumun üzerine düşünülmesi gerekiyor. Şimdi kim olduğumu ve nereden geldiğimi biliyorum.
Acıların sonu yokmuş gibi geliyor
Detoks yapmak ileri yaşlarda çok daha zor. Haftalarca uykusuzluk, tekmeleme ve terleme. Detokstayken bu sürecin sonu yokmuş gibi görünüyor. Ama sona erdi.
”Arkadaşlar tarafından dışlanma duygusunu tattım”
Birlikte büyüdüğüm ve tanıdığım insanlar tarafından yıllarca damgalandım. Bu durum daha iyiye gidiyor fakat hala kat edilecek yol var. Bence, bağımlılık ve alkoliklik hakkında daha fazlası yapılabilir. Çünkü bu aynı zamanda ruhsal problemlerin bir parçası.
Kendi acılarını ve korkularını yaşayan insanlara dönüşmek
Sokaktaki insanlar bir alkoliğin ya da bağımlının belli bir şekilde davrandığını görüyor. Öfkeli ya da kimi suçlara karışmış kişiler olabilirler fakat diğer insanların görmediği, aslında onların içten içe savunmasız olduğu ve kendi acılarıyla korkularını yaşadıkları. Eğer bu mesajı alabilirsek, alınacak çok yol olsa da, damgalamanın durdurulmasına katkı sağlayabiliriz.
Umut hep vardır
Temizlenen başka insanların olduğunu görmek, bir umut olduğunu düşünmek bana yardım eden şeydi. Başka insanlarla ilgili bunu başardıkları ve topluma geri dönebildikleri hikâyeleri duymaya ihtiyacımız var.
Bağımlılığın yaygın görüldüğü bir yaş 13!!!
Okullara gidip konuşmalar yapıyorum çünkü bence bu bağımlılık kaç yaşında yakalandığınızla ilgili. Benim için sorunlar 13 yaşındayken başladı ve bağımlılığın yaygın görüldüğü bir yaş.
Bu nedenle okullara gitmenin ve bu yaş grubundaki kişilerle konuşmanın önemli olduğuna inanıyorum. Okullarda kendine zarar verenlerin sayısı artıyor. Okullarda bağımlılık, kendine zarar verme ve intihar hakkında eğitimlerin verilmesi gerçekten çok önemli.
Leslie şimdi Üniversitede, rehber öğretmen olmak için çalışıyor.
2021’deki afyon hasatının en net etkileri bu yıl ortaya çıkacak. Ancak finansal ve kişisel bedeli, rakamsal verileri ne olursa olsun yüksek olacak.
İngiltere, Almanya, Fıransa ucuz uyuşturucu cenneti haline geldi. İngiltere’de bir kullanımlık kokainin piyasaya fiyatının bir fincan kahveden daha ucuz. Avrupa’da da durum budur. Bunun nedeni hükümetlerin uyuşturucuyla mücadelede gösterdiği başarısızlıktır. Eroin, kokain, esrar, ecstasy gibi uyuşturucuların rekor seviyede ucuzladığı bir gerçek. Amac toplumu bağımlı hale getirmek. İngiliz, ve Avrupa gümrükleride bu işin içinde. Tezga çok büyük. Uyuşturucu baronları gümrükçüden, polise, savcıdan, parlementere kadar geniş bir ağ kurmuş durumda. Limanların durumu içler acısı. Halka karşı acımazız olan devlet, uyuşturucu baronlarına karşı koruma kalkanı gibi.
İngiliz devleti uyuşturucu ve fuuş parasına göz dikti!
Şimdi İngiltere’den de Hollanda gibi benzer bi haber geldi. İngiltere İstatistik ofisinin yaptığı açıklamada fuhuş ve uyuşturucudan yıllık bazda ekonomiye 10 milyar pound (16.7 milyar dolar) getiri sağlaması bekleniyor. Burada kaç çocuğun , kaç gencin zehirleneceği ile ilgili bir bilgi yok. Kaç genç kadının bedenini satacağına dair bilgi yok. Sadece rakamlar. Bu ahlaklı bir devletin yapabileceği uygulama değil. Dünyada ahlaklı devlet kalmadı diyebiliriz!
İngilizler çalışmalara başladı
İngiltere hükümeti fuhuş ve narkotik satışlarının GSYH’ye eklemek için çalışmalara başladı. Hükümetin öngörüsüne göre illegal aktivitelerin İngiltere ekonomisinde sadece yüzde 0.7’lik paya sahip.Fuhuş ve uyuşturucunun legal olduğu Hollanda’da bu aktiviteler istatistiklere ekleniyor. İngiltere’den sonra diğer Avrupa ülkelerinden de benzer adımlar gelmesi beklentisi artıyor.
Bu bir dehşet!!!
Avrupa’daki iğrenç çocuk ticareti dehşete düşürdü! Romanya’da kaçırılıp İngiltere’ye fuhuş için satılıyorlarAvrupa’nin iğrenç yüzü bir kez daha gözler önüne serildi.
Üstelik bu iğrençlik yenilir yutulur cinsten de değil.
Üstelik bu iğrençlik yenilir yutulur cinsten de değil. Avrupa Birliği sınırları içinde yaşanan çocuk istismarı zinciri, son yıllarda endişe verici boyutlara ulaştı. Romanya’da okula giderken kaçırılıp esir tutulan, daha sonra da İngiltere’ye fuhuş ağında kullanılmak üzere satılan 10-15 yaş arası küçük kızların yaşadığı kabusu, büyük yankı uyandırmamışmıydı? Şimdi ne değişti.? Bu ahlaksızlıktan para kazanan bir devlet ahlaklı olabilir mi?
AB ülkeleri arasında yaşanan bu iğrenç alışveriş!
AB ülkeleri arasında yaşanan bu iğrenç alışveriş, İngiliz BBC’nin yayınladığı dehşete düşüren bir belgeselde tüm ayrıntılarıyla aktarılmıştı. Son yıllarda önlenemez bir hızla artan çocuk istismarı vakaları, insan hakları, demokrasi, kişinin özgür iradesi masallarını yerle bir etti. Her şey iğrenç sistemin yaşaması için. İnsan hakları konusunda sık sık başka ülkeler ders verir nitelikte konuşan İngiltere’nin dahil olduğu bir çocuk istismarı zinciri, ifşa olmasının ardından yüzü kızarak tek bir yönetici yok.
108 ülkeden modern köleler Londra’da
İngiltere’deki suç örgütleri çok uzun süredir bu yolu izliyorlar; zira silah veya uyuşturucu kaçakçılığıyla kıyaslandığında, insan ticaretinin riski çok düşük. 30’u aşkın ülkeden İngiltere’ye devam eden köle akışı, ülkeyi en büyük köle pazarı haline getirmiş durumda. Sonrada bu köleleri çeşitli yöntemlerle bağımlı hale getirerek görevlerini tamamlamış oluyorlar. Tüm bu anlattıklarımızdan çıkarılacak yegane sonuç şu olmalı:
Kapitalizmin ahlakı olmadığını daha laç defa göreceğiz?
Yapılan bu ahlaksızlıklar, dehşet veren olaylar, uyuşturucuyla zehirlenen insanlar ve modern kölelik… Bu kapıtalizmin ahlaksızlığı ve kültürüdür. Bu kültür halka ait değildir. Halkın karşısındadır, halka dğşmandır. Hangi ülkede olduğunun bir önemi yoktur. İnsanlığa karşı işlenen suçlar vardır. Bu suçlar asla cezaya tabi değildir. Afganistan ve kokaine gelince Taliban bu işin başındaki sadece bir kukladır…