Şevket Dalboy

Almanya Şansölyesi ve CDU lideri Friedrich Merz, Almanya’daki göçmen nüfusa ilişkin sözleri nedeniyle yaklaşık bir ay süren tepkilerin ardından geri adım attı ve kelime seçimindeki hatası sebebiyle özür diledi. Merz’in açıklamaları, özellikle göçmen topluluklarda dışlanmışlık hissi yarattığı gerekçesiyle yoğun eleştiri almıştı.

Geçtiğimiz ay verdiği bir röportajda, bazı Alman şehirlerinin “artık Almanya’ya ait gibi görünmediğini” söyleyen Merz, bu ifadelerinin yanlış anlaşılmalara neden olduğunu kabul etti. Sözlerinin toplumun belirli kesimlerinde rahatsızlık yarattığını söyleyen Şansölye, “Kasıtlı bir dışlama yoktu, ancak kullandığım ifadeler istenmeyen çağrışımlar yarattı. Bu nedenle sorumluluk alıyor ve özür diliyorum” dedi.

“Toplumun tüm bileşenleri bizim için önemli”

Merz, gelen eleştirileri dikkatle değerlendirdiğini belirterek, Almanya’nın değişen demografik yapısını ve kültürel çeşitliliğini siyasetin merkezinde tutmaları gerektiğini vurguladı. Göçmen kökenli insanların topluma katkılarının yadsınamayacağını söyleyen Merz, entegrasyon konusundaki hassasiyete dikkat çekti:
“Amacım entegrasyonun önemini vurgulamaktı; ancak bunu ifade ederken daha dikkatli olmam gerektiğini görüyorum.”

Tartışmalar nasıl ortaya çıktı?

Söz konusu tartışma, Merz’in televizyon yayınında dile getirdiği “Sokaklardaki manzara bazen bizim ülkemize ait gibi görünmüyor” ifadeleriyle alevlenmişti. Açıklamalar, göçmen topluluklar ve insan hakları örgütleri tarafından “ırkçı”, “ayrıştırıcı” ve “toplumsal uyumu zedeleyici” olarak değerlendirilmişti.

CDU içinde de farklı sesler yükselmiş; bazı parti üyeleri Merz’in sözlerini gereksiz bir kutuplaşma olarak nitelerken, bazıları ise toplumdaki değişimin açıkça tartışılması gerektiğini savunmuştu. Ancak partinin büyük kesiminde, siyasetçilerin dil kullanımındaki hassasiyetin artırılması gerektiği görüşü öne çıkmıştı.

Tepkiler tamamen dinmiş değil

Merz’in öz eleştirisi kamuoyunda kısmi bir yumuşama sağlasa da tartışmalar devam ediyor. Siyasi analistler, Almanya’da artan çeşitlilik ve göç konularında yapılan açıklamaların toplumsal kırılganlıklar nedeniyle çok daha geniş yankılar uyandırdığını belirtiyor.

Merz’in geri adımı, siyasi söylemde daha kapsayıcı bir dil kullanılması gerektiğine dair beklentilerin yükseldiği bir dönemde önem taşıyor.