“Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında.”
Dünya gezegeni koordinatlar: 38.748222 enlem ve 28.404289 boylam / Yıl:1990
Keskin bir dağ kekiği kokar oğlanın kuru, kararmış minicik elleri. Kekikleri çok sevdiğinden mi bilinmez, eliyle sıkıştırıp ezer ve suyunu yalar. Çoğu kez acı gelir tadı ve alışmış gibi yapar acı olan her şeye. Acı yediğinde yaşadığını hissettiğindendir belki de. Acı olmadan tatlının değerini anlayamaz ki insan.

Acı kapladığında içini, unutuverir tatlı çimen suyunun yeşilimsi tadını. Sonra her yeşili aynı tatta zanneder. Bir rüzgar eser ve aniden bir dağ kekiği kokusu sarar etrafını. İstemeden, kendiliğinden gelir bu koku ama yakar genzini, yutkunduğu kelimeler gibi.. Yutkunur çocuk, bu acımtırak yoksunluğunu ve yeniden var olabilmek için derin bir nefes daha çeker hayatından. Oğlan, mahçup bakışlarıyla, uzaktan gizli gizli seyreder; okul bahçesinde seksek oynayan, bayram şekeri kıvandaki kızı. Ütülmekten korktuğu bilyeler gibidir kızın zeytin gözleri.

Kötülük bilmez bakışlar fırlatır kızın masum ve güleç çehresine. Kız da az değildir hani. Bilir oğlanın kendini seyrettiğini ve hoşuna gider, ruhunu okşar, adımlarını daha bir anlamlı atar. Koşturup durur, eteklerini rüzgarla yarıştırır. Bir rüya gördüğünü zanneder oğlan. Bitmesini istemediği sihirler yağdırır kız göklerden. Saçları; kestane üstüne bal sürülmüş şeker misali salınır omuzlarına. Upuzun bacaklarıyla güneye göç etmeye çalışan leylekler gibi havalanır özgür ruhu. Öyle dokunur ki yaşama, ellerinde can bulur hayata dair yazılmamış, okunmamış tüm türküler. Her yer o olur. Aklını hayalini kaplar ve kendine yer kalmaz oğlanın. Kız ona doğru bir adım atsa yüzü suya yansımış gibi parlar. Kızın yanaklarının her ayrıntısını bilir. Gamzesi bir kuyu gibi hapseder, beni bembeyaz teninde hokkadan kağıda damlamış mürekkep olur. Sevgi nameleri söyletir oğlanın dudaklarına.
Kız, uzaktan kendisini seyretmekte olan oğlana; kimseye duymadığı kadar bir yakınlık besler, büyütür. Onunla tanışmak, sıkıca sarılmak ve hiç bırakmamak ister. Kız, bir haftadır aynı yerde gördüğü oğlanla tanışmak için can atar, fakat oğlan bir türlü yanına gelmez. Kız, akşam eve gidince dedesi ‚misafirler gelecek‘ der. Kız, merak eder ‚kim‘ diye dedesine sorar. Dedesi de ‚koyun bakımına yardımcı olacak bir aileyi, ortakçı olarak aldığını ve onların geleceğini‘ söyler.

Trappıst-1 gezegeni uzay mekiği/ Dünyadan kırk ışık yılı uzaklık / Yıl 2200
Ve masal da burada biter. Arkası yarın artık.
Profesör IP12345, ama en güzel yerinde bıraktınız hikayeyi. Biliyorum, sabaha kadar kayıt cihazım bozuk cd çalar gibi cızırdar durur: “Dünya nasıl bir yer, dünyalılar nasıl sever?”

KOD1012, bugünlük bu kadar dünyalı masalı yeterli. Şimdi güzelce dinlenme modunuzu aktifleştirin ve pilleriniz yüzde yüz oluncaya kadar fişinizi çıkarmayın. Biliyorsunuz ki yarın yine; yüzde birimiz su ile çalıştığından dedektörlerle su arayışına çıkacağız.
Peki, Bayan IP12345, son olarak sevmek ne demek?
KOD1515, yarı ömrümü dünyada geçirmiş biri olarak, uyandığınızda ayrıntılı bir şekilde
anlatayım. Fakat sizin anlayacağınız şekilde, kısaca anlatacak olursam: Şarja duyduğunuz ihtiyaç gibi bir şey. O olmadan yaşayamaz insanlar. Yaşasalar bile “low battery, low energy”.

Çok önemliymiş Bayan IP12345. Şarj ol-ma-lı-y-ız.
İyi şarjlar KOD’lar.