Avrupa’nın dört ağır topu Kiev’de buluştu. Merz, Macron, Starmer ve Tusk’un Ukrayna’ya yaptığı ortak ziyaret, sadece diplomatik bir jest değil; aynı zamanda Avrupa’nın savaşın yönünü etkileme iradesinin sembolü.
Şevket Dalboy Yazdı… Jeopolitik hamle
Ukrayna’da iki yılı aşkın süredir süregelen savaşın gölgesinde, Avrupa’nın dört büyük lideri ilk kez Kiev’de aynı masa etrafında buluştu. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Polonya Başbakanı Donald Tusk’un gerçekleştirdiği ziyaret, savaş yorgunu Ukrayna için sembolik bir moralden fazlasını vaat ediyor.
Kiev’e trenle gelen liderlerin duruşu, 1940’ların savaş diplomasisinden bir kesiti andırıyor. O dönemlerde savaş alanında yalnız bırakılan başkentler, ancak büyük güçlerin masaya oturmasıyla kaderlerini tayin edebilmişti. Bugün de benzer bir tablo yaşanıyor. Ancak bu kez tablo, Avrupa’nın kendi geleceğini Ukrayna’nın sınırlarında savunma kararlılığıyla örülüyor.
Ateşkes Diplomasisi ve Yaptırım Tehdidi
Ziyaretin merkezinde, ABD ile koordineli biçimde hazırlanan 30 günlük ateşkes önerisi yer alıyor. Rusya’nın bu öneriye sıcak bakmaması hâlinde, Avrupa Birliği ve İngiltere, Moskova’ya yönelik yaptırımların sertleştirileceği mesajını açıkça verdi. Siyasi mesaj şu: “Ateşkesi kabul et, ya da ekonomik kuşatmaya hazır ol.”
Bu çıkış, klasik diplomatik notaların ötesinde bir anlam taşıyor. Bu kez, Avrupa sadece arabulucu değil; sürece müdahil, yön tayin eden, kendi stratejik güvenliği için inisiyatif alan bir aktör.
Yeni Avrupa Güvenlik Mimarisine Doğru
Bu ziyaret, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde dönüşüme giden yolu da işaret ediyor. NATO’nun dışında gelişen bu dörtlü inisiyatif, kıtanın kendi özerk güvenlik reflekslerini güçlendirme arayışında olduğunu gösteriyor. Bir anlamda, Brüksel bürokrasisinin donukluğuna karşılık, başkentler diplomatik reflekslerini tazeledi.
Almanya Başbakanı Merz’in Bild gazetesine verdiği demeçte “Rusya ateşkesi reddederse bedelini öder” ifadesi, Almanya’nın pasif dış politika geleneğinden sıyrılarak daha aktif bir pozisyon aldığının işareti. İngiltere Başbakanı Starmer ise “Ukrayna’nın yanında sonuna kadar duracağız” sözleriyle, Brexit sonrası Avrupa ilişkilerinde bir yeniden yakınlaşmanın zeminini hazırlıyor.
Kremlin’in Direnci ve Barışın Zorlayıcı Mimarisi
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un, “Ateşkes Ukrayna’ya avantaj sağlar” şeklindeki açıklaması, Rusya’nın halen askeri üstünlük psikolojisiyle hareket ettiğini gösteriyor. Ancak bu tutum, barış zeminini sabote eden stratejik bir dirençtir. Putin’in kısa süreli ateşkesi bir “zafer gösterisi” haline getirme çabası da Kiev tarafından “sahne” olarak yorumlanıyor.
Siyasetin Yeni Satranç Tahtası
Bu ziyaret, Avrupa siyasetinin bir turnusol kağıdı niteliğinde. Zira bu dörtlü, yalnızca savaşın değil, aynı zamanda uluslararası sistemde güç dengesinin yeniden kurulduğu bir dönemde, nerede durduğunu ilan etmiş oldu. Kiev, bu bağlamda sadece bir başkent değil; Avrupa’nın değerlerini, güvenliğini ve siyasal birliğini yeniden tanımladığı yeni bir satranç tahtasına dönüştü.
Avrupa’nın geçmişte Balkanlar’da gösterdiği gecikmeli tepki, bugün Ukrayna’da daha proaktif bir müdahaleye dönüşüyor. Ancak sorulması gereken soru şu: Dış politikanın satranç ustaları, bu kez mat olmayacak bir stratejiyle mi oynuyor?




































