Nobel ödüllü isimlerin de bulunduğu 500’den fazla kişi ve kuruluş açık bir mektupla koronavirüs krizinin demokrasiyi tehdit ettiği konusunda uyarıda bulundu.
Nobel ödüllü isimlerin, demokrasi destekçisi organizasyonların, eski devlet ve hükümet başkanlarının bulunduğu 500’den fazla kişi ve kuruluş açık bir mektupla uluslararası toplumu koronavirüs krizinin demokrasiye oluşturduğu tehdit konusunda uyardı. Dünyada okadar çok anti-demokratik uygulamaya sesini çıkarmayanlar, koronavirüsü sonrası dile gelmeleri de düşündürücü!
Kamuoyuyla perşembe günü paylaşılan açık mektupta salgının dünya genelinde sadece yaşamı ve insanın varoluşunun temelini tehdit etmediğine, özgür demokrasinin geleceğini de tehlikeye attığına dikkat çekildi.
Mektupta “Koronavirüs krizi, değer verdiğimiz özgürlüklerin tehlikede olduğunu ve bunları nasılsa var olan bir hak gibi görmememiz gerektiğini gösteren ürkütücü bir uyanma çağrısı, acil bir uyarı” ifadelerine yer verildi.
Amaçları gerçekten demokrasiyi korumak mı ?
Stockholm merkezli demokrasi enstitüsü IDEA ve Amerikan Ulusal Demokrasi Vakfı’nın (NED) ortak girişimi olan açık mektuba aralarında yaklaşık 70 organizasyonun, Frederik Willem de Klerk, Juan Manuel Santos ve Lech Walesa gibi Nobel ödülü sahibi kişilerin ve 60 kadar eski hükümet ve devlet başkanının bulunduğu 500’den fazla kişi ve kuruluş imza attı.
Hongkonglu demokrasi aktivisti Joshua Wong, aktör Richard Gere ve AB Parlamentosu’nun eski üyelerinden Elmar Brok da mektuba imza atan kişiler arasında bulunuyor.
Mektupta otoriter rejimlerin yaşanan durumu eleştiren sesleri susturmak ve güçlerini pekiştirmek için kullanmasının çok şaşırtıcı olmadığı kaydedildi. Ancak demokratik olarak seçilmiş bazı hükümetlerin de salgınla mücadele sırasında insan haklarını kısıtlayan ve devlet kontrolünü genişleten yöntemler kullandıklarına vurgu yapıldı. Parlamentoların karar alma sürecinin dışında bırakıldığına, gazetecilerin tutuklandığına ve azınlıkların suçlu ilan edildiğine dikkat çekildi.
Filipinler, Macaristan, El Salvador ve Türkiye örneği
IDEA Genel Sekreteri Kevin Casas-Zamora, bahsettiği otoriter önlemler alan veya hesap verme sorumluluğu konusunda yeterli görmedikleri ülkelere örnek olarak ise Filipinler, Macaristan, El Salvador ve Türkiye’yi gösterdi.
Casas-Zamora “Acil durum yetkilerini devreye sokmak için meşru gerekçeler mevcut. Ancak bir hükümetin bunları bağımsız basın ve diğer temel hakları sınırlama için kullanması her zaman problemli bir durum” şeklinde konuştu.
“Demokrasi hâlâ en etkili sistem”
Mektupta ayrıda demokrasinin hâlâ küresel krizleri atlatmak için en etkili sistem olduğunun da altı çizildi.
IDEA’nın verdiği bilgilere göre salgın nedeniyle şimdiye kadar dünya genelinde 66 seçim ertelendi veya iptal edildi. 50’ye yakın ülke basın özgürlüğüne bir biçimde kısıtlama getirdi. Bu ülkelerin 21 tanesi demokrasiyle yönetiliyor.