Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Mazyek, son zamanlarda artan ırkçı saldırılardan duydukları endişeyi dile getirerek polis tarafından yeterince korundukları hissine sahip olmadıklarının altını çizdi.

Elbette bu bakış açısının birçon ana zemini var. Bunlardan biri de 9 Ekim 2019’da Halle kentinde Yahudilerin en büyük bayramı olan Yom Kipur’da bir sinagoga saldırı girişiminde bulunan Stephan B.’nin davası bugün başlıyor. Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin en ağır antisemit eylemi olarak değerlendirilen saldırı girişimi, saldırganın ahşap kapıyı açamaması ve içinde 50 kişinin bulunduğu sinagoga girememesi nedeniyle başarısız olmuştu. Elinde ağır silahlarla yoluna devam eden 28 yaşındaki Stephan B., yoldan geçen bir kadını ve bir dönerci dükkanında bulunan bir erkeği öldürdü, kaçarken iki kişiyi de ağır yaraladı.

Almanya’da dikkatler bugün başlayan dava nedeniyle ülkede yükselen Yahudi düşmanlığına çevrilirken Almanya Müslümanlar Konseyi Başkanı Ayman Mazyek genel anlamda Müslümanlar ve Yahudilerin yaşadığı ırkçılığa ve özelde Müslümanlara yönelik koruma önlemlerinin yetersizliğine dikkat çekti.

RND medya grubuna konuşan Mazyek, sinagoga saldırı girişimi öncesinde Halle kentindeki camiye üç saldırı gerçekleştirildiğine işaret ederek bu tür failler için hedefin Müslüman ya da Yahudi olmasının öneminin bulunmadığını, nefret içinde en büyük etki ve zararın verilmesinin amaçlandığını belirtti.

Almanya’daki Müslümanların da diğer tüm vatandaşlar gibi camilere ya da sinagoglara yönelik saldırılardan ya da terörden endişe duyduğunu belirten Mazyek, „Üstelik biz de Yahudiler gibi bir azınlık grubuyuz. Dolayısıyla her ırkçı saldırıda siyasetin ve devletin verdiği tepki son derece dikkatli bir şekilde takip ediliyor“ dedi.

„Camilere neredeyse her hafta saldırılıyor

Müslümanların Alman güvenlik makamlarınca yeterince korundukları hissine sahip olmadıklarına dikkat çeken Mazyek, Halle ve Hanau saldırılarının ardından camilere ve Müslüman kuruluşlara yönelik korumanın artırılması talebini defalarca dile getirdiklerini belirterek „Bazı eyaletlerde bazı adımlar atıldı. Örneğin Halle’deki cami, Almanya’da yedi gün boyunca sürekli koruma altında bulunan tek cami. Ancak hâlâ neredeyse her hafta camilere yönelik yeni saldırılar gerçekleşiyor, domuz kafaları bırakılıyor, gamalı haçlar çiziliyor, camlar kapılar kırılıyor“ diye konuştu.

“Cuma günleri özel koruma yeterli olacak“

Camilerin 24 saat boyunca korunmasının gerçekçi olmayacağını belirten Mazyek, burada zekice analizlere ve konseptlere ihtiyaç olduğunu belirterek „Bazen tatil günlerinde ya da Cuma namazının kılındığı Cuma günleri özel bir koruma yeterli olacaktır“ dedi.

Halle davasından sert ve yol gösterici bir karar çıkmasını beklediklerini belirten Mazyek, „Karar ırkçılığın bir düşünce olmadığını, öldürebildiğini açıkça ortaya koymalıdır. Sert bir karar, Almanya’da yaşayan azınlıklara ve çok sayıdaki çeşitli barışçı gruplara yönelik bir sinyal olacaktır“ dedi.