Yaşam sözcüğü ne kadar sıcak ve güzeldir. Nefes aldığınız sürece umut vardır. Güneşin doğuşunu görme, günlük hayatın tatlı koşuşturması ve hayatın içinde olduğunu hissettiren her şey güzeldir.

Zaman zaman sıkılsak da üzülsek de güzeldir yaşamak.  İş telaşı, aş telaşı, geçim telaşı derken, hayatın içinde yuvarlanıp gideriz. Hırslarımız, yaşam mücadelemiz, kavgalarımız… Sevdiklerimizle paylaştığımız yıllar, gelecek kaygısı ve hastalıklar… Gün gelir, an gelir sevdiklerimizin hayatımızdan bir bir eksilmeleri. Yaşam ve sevdiklerinle beraber olmak ne kadar güzelse, ölüm ve sevdiklerinden ayrılmak da o kadar acı verir insana değil mi?

Güneşin doğuşunu görmek, hayat mücadelesinin içinde yerini almak, sıcak çayını yudumlamak, belki hasta yatağından da olsa odana dolan aydınlığı görebilmek, yaşamın güzelliklerinden küçük kesitlerdir. Yaşam, içindeki zıtlıklara rağmen bizleri kendisine bağlar.

Hiç düşündünüz mü?

Yaşamın bu denli güzelliklerini gören, bilen, yaşamak isteyen sadece bizler miyiz? Yaşarken kendi öz kültürümüze ait değerleri doyasıya yaşamayı, koşmayı, halay çekmeyi, sevdiklerini, ailesini, yoldaşlarını, yaşama ait ne varsa bir anda vaz geçmeyi insan neden düşünür? Neden açlıkla iradesini sınar? neden Ölüme yatırır bedenini? hem de anlattığımız her şeyi bile bile, göre göre,. Neden ?

309 gündür aç

Karşımızda İbrahim boylu boyunca uzanmış 309 gündür aç! Bu eylem biçimi tek başına türkü söylemek konser yapmak için değil. Bu eylem biçimi feda eylemidir. Özünde halkın çıkarları vardır. Öyle dönemler gelir ki, başka hayatları kurtarmak için kişilerin kendilerini feda etmesi kaçınılmaz olur. Korumak, kollamak, yaşatmak için olur.

İbrahim kendi özgür iradesi ile kendi hayatını toplumsal bir çıkar için ortaya koyduğunu görüyoruz. Baskılar, yasaklar, tutuklamalar, ölümler olmasın diye, yada bunları engelleyecek dinamikler harekete geçsin diye kendini feda etmektir. Tehlikeyi önlemek için, tehlikeye attığı İbrahim Gökçek’in, 29 kiloya düşen Mustafa Koçak’ın kendi yaşamlarıdır. Helin hücre hücre eriyerek ölümü yendi. şimdi soruyorum: Ölümü yenenleri kim yene bilir? Hangi açıdan bakarsanız bakın. Kimse yenemez!