Almanya’da polislerin göçmenlere karşı tutumu hakkında yapılan bilimsel bir araştırma siyahların ve göçmenlerin daha fazla polis şiddetine maruz kaldıklarını ortaya koydu.

Şevket Dalboy

Araştırmaya göre, göçmenlere şiddet uygulayan polislerin çok azı yargılanıyor.

Olası Irkçı eylimler

ABD’de siyahi George Floyd’un polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesi üzerine Almanya’da da gözler emniyet teşkilatlarındaki olası ırkçı eğilimlere çevrildi.

Almanya bu durumun söz konusu olmadığını aylardır savunmasına karşın bazı polislerin aşırı sağ içeriklerin paylaşıldığı mobil sohbet gruplarına üye olduklarının belirlenmesi nedeniyle eleştiriler de artıyor. Eleştirilerin merkezinde ise polis teşkilatlarındaki aşırı sağcı eğilimlerin tam olarak araştırılmadığı yönündeki suçlamalar yer alıyor.

“Aşırı sağ eğilimlerin mercek altına alınacağı bir araştırma yapılacak“

İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in, yaklaşık iki hafta önce Alman toplumunun genelindeki aşırı sağ eğilimlerin mercek altına alınacağı bir araştırma yapılacağını duyurması ise eleştirileri ortadan kaldırmaya yetmedi. Araştırma kapsamında özellikle polis teşkilatlarındaki ırkçı eğilimler ele alınmıyor. 

İki yıllık araştırma ortaya koydu ki!

Alman emniyet mensuplarındaki ırkçı eğilimler tartışılırken, Bochum Üniversitesi Kriminoloji bölümünün iki yıldır bu konuda sürdürdüğü bir araştımanın sonuçları açıklandı.

3 bin 300’den fazla kişinin görüşlerine başvuruldu.

Araştırma kapsamında herhangi bir şekilde polisle karşı karşıya gelmiş 3 bin 300’den fazla kişinin görüşlerine başvuruldu. Yapılan anket sonucunda ağırlıklı olarak siyahların ve göçmenlerin polisle ilgili olumsuz deneyimleri olduğu ortaya çıktı.

Göçmenler daha sık polis denetimlerine maruz kalıyorlar.

Araştırma ekibinden Laila Abdul-Rahman, söz konusu kesimlerden insanların daha sık polis denetimlerine maruz kaldıklarını ifade ettiğini kaydetti. Araştırmada, göçmen olmayanların ağırlıklı olarak gösteri veya kalabalık etkinliklerde polis şiddetine maruz kalmalarına karşın göçmenlerin ise daha geniş bir çevrede polis şiddetine tanıklık ettiklerini kaydetti.

“Polis şiddeti yargıya yeterince yansımıyor“

Abdul-Rahman, göçmenlerin daha fazla polis şiddetine maruz kalmalarana karşın bu olayların yargıya yeterince yansımadığını belirterek, „Resmi kriminal istatistiklerinde şiddet uygulayan polisler hakkında savcılıkların çok az sayıda soruşturma başlattığını görüyoruz. Bu şu anlama geliyor: olayların çoğu, yüzde 90’dan fazlası savcılıklar tarafından kapatılıyor ve mahkemelere intikal etmiyor. Böylece, mağdurların durumları mahkemelerde ele alınmıyor ve bu yüzden çok büyük bir bilgi açığı mevcut“ dedi.

“Ben bir polis olarak bu hukuk devletine sınırsız güveniyorum“

Göçmenlere ve siyahlara yönelik polis şiddetinin tam olarak araştırılması için polis teşkilatının dışında bağımsız denetim merkezlerinin oluşturulması talep ediliyor. Polis Sendikası’ndan Michael Mertens ise bu tür denetim merkezlerinin gerekli olmadığı görüşünde. Mertens, „Bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Ve ben bir polis olarak bu hukuk devletine sınırsız güveniyorum“ ifadesini kullandı.

Polis teşkilatındaki mevcut denetim mekanizmalarının işlediğini savunan Merten, „Şikayette bulunulabilir, dava açılabilir. Yani polisi de kapsayan, ben bir polis olarak bu hukuk devletine sınırsız güveniyorum“ Bu araçları muhafaza etmeli ve onlara güvenmeliyiz“ diye konuştu.

Göçmenler kendilerini çaresiz hissediyorlar.

Ancak polis şiddetine maruz kalanlarda genellikle hukuk devletine olan güven de azalıyor. Polisten şiddet gören siyah veya göçmen kökenliler psikolojik sorunların yanında kendilerini çaresiz hissediyorlar. Araştırmacı Abdul-Rahman, bu tür kişilerin dış görünüşleri veya ten renkleri nedeniyle yeniden polis şiddetine maruz kalma endişesi taşıdıklarını vurgulayarak, bu gruptaki insanların genellikle birden fazla polis şiddetiyle karşı karşıya kaldıklarının altını çizdi.

Polisin uygulamasında genel bir yapısal sorun görülmesine karşın…

Araştrma ekibinin üzerinde hassasiyetle durduğu husus ise polisle ilgili genel bir olumsuz yargının oluşmaması. Polisin uygulamasında genel bir yapısal sorun görülmesine karşın bu durumun tüm polisler için geçerli olmadığı ve bütün polislerin kasten bu şekilde davrandığı sonucuna varılamayacağına işaret edildi. Sıklıkla bilinç altındaki stereotipler veya davranış mekanizmalarının polisin ayrımcı bir tutum içine girmesine yol açtığına işaret edildi. Ancak bu durumda da nedenlerin ortaya çıkarılarak, üzerlerinde çalışılması gerektiğine işaret edildi.

Meslek içi eğitimlerin önemli

Polis sendikasından Michael Mertens de polis teşkilatlarındaki ırkçı yapılanmalarla mücadelede meslek içi eğitimlerin önemli olduğunun altını çizdi.