Şevket Dalboy

Giriş:

Ortadoğu’da karmaşık çatışmaların ortasında önemli bir aktör olan İzzeddin Kassam Tugayları, Hamas’ın askeri kanadı olarak biliniyor. Bu örgütün faaliyetleri ve güç kaynakları, bölgesel dinamiklerin ve dış desteklerin karmaşıklığını yansıtarak, bölgedeki çatışmaların derinliğini vurgulamaktadır. Özellikle İran’ın stratejik desteği, bu örgütün varlığını sürdürmesinde kritik bir rol oynamaktadır.

İzzeddin Kassam Tugayları’nın stratejik hedefi, işgal altındaki Filistin topraklarını kurtarmak ve Kudüs’ü Filistin Devleti’nin başkenti yapmaktır. Bu hedef, örgütün faaliyetlerini şekillendiren önemli bir motivasyon kaynağıdır. İzzeddin Kassam Tugayları, Filistin’in bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunarak, bölgesel denge üzerinde etkili bir rol oynama çabasında olan bir örgüt olarak öne çıkmaktadır.

İzzeddin el-Kassâm İsmi:

İzzeddin el-Kassâm ismi, Filistinli direniş örgütü olan Kassam Tugayları’nın kurucusu İzzeddin el-Kassâm’dan gelmektedir. İzzeddin el-Kassâm, Filistin’in bağımsız ve İslâmi bir ülke olması için fikren harekete geçen ve mücadelesini silahlı direnişe dönüştüren ilk eylemci olarak bilinir. İsmi, örgütün kurucusunun bu bağımsızlık ve direniş mücadelesine olan bağlılığını yansıtmaktadır.

Kassam Tugayları Kuruluşu ve Yapısı:

İzzeddin el-Kassâm Tugayları, Hamas’ın silahlı koludur. Örgüt, Filistin’in bağımsızlığı için mücadele etmek amacıyla kurulmuştur. İzzeddin el-Kassâm’ın ölümünden sonra, 1980’lerin sonlarında Kassam Tugayları adını almıştır. Yapısı, İsrail tarafından tespit edilmeyi zorlaştırmak için dağınık ve hücresel bir örgütlenmeye sahiptir. Bölüm sorumluları, toplu eylemlerde savaşçıları harekete geçirir ve bu savaşçılar arasında Lübnan’ın güneyinde Hizbullah tarafından eğitilenler de bulunmaktadır.

İran’ın Desteği:

İzzeddin Kassam Tugayları’nın varlığını sürdürebilmesindeki en önemli faktörlerden biri, uzun süredir İran tarafından sağlanan destektir. İran, Hamas’a askeri eğitimden silah teminine kadar geniş bir yelpazede yardımda bulunmaktadır. Hamas’ın Tahran bürosu temsilcisi Halid el Kaddumi’ye göre, İran, Hamas’a önemli katkılarda bulunmuş ve bilgi-birikim aktarımından füze sevkiyatına kadar bir dizi alanda yardımcı olmuştur. İran’ın sağladığı bu stratejik destek, İzzeddin Kassam Tugayları’nın etkinliğini sürdürmesinde belirleyici bir rol oynamaktadır.

Silah Temini ve Kaçakçılık:

Kassam Tugayları’nın kullanmış olduğu silahların çeşitliliği ve miktarı dikkat çekicidir. Hamas ve askeri kanadının silah envanteri hakkında kesin bilgiler bulunmasa da, silahların büyük bir kısmının Gazze Şeridi’ne kaçak yollarla sokulduğu bilinmektedir. İran destekli Filistinli İslami Cihad örgütünün lideri Ziyad Nahale, İran’ın Suriye ve Lübnan üzerinden yapılan silah sevkiyatlarına önemli bir rol oynadığını doğrulamıştır. Örneğin, Ukrayna’dan tedarik edilen Taksavar füzelerinin ellerine geçmesi, bu örgütün silah temini stratejisinin bir yansımasıdır.

Finansman:

Kassam Tugayları’nın finansman kaynakları hala tamamen açıklığa kavuşmamıştır. İran’ın sağladığı finansal destek, örgütün varlığını sürdürmesinde önemli bir etken olmuştur. Ancak, 2019 yılında örgütün kripto para birimi Bitcoin üzerinden başlattığı bağış çağrısı, finansmanın karmaşıklığını artırmıştır.

Bu dönemde, Kassam Tugayları’nın Bitcoin üzerinden yapılan bağış çağrısı, geleneksel finans sistemlerinin dışında, izlenmesi zor bir finansman yöntemi olarak öne çıkmıştır. ABD’nin bu bağışları durdurma çabaları, örgütün finansal kaynaklarını daha da gizemli hale getirmiştir. Finansmanın bu şekilde çeşitlenmesi, örgütün direncini artırarak, dış müdahalelere karşı daha etkili bir duruş sergilemesine neden olabilir.

Ancak, bu durum aynı zamanda uluslararası toplumun finansman kaynaklarını izleme ve engelleme konusundaki zorlukları da ortaya koymaktadır. Finansmanın gizemli doğası, örgütün faaliyetlerini sürdürme kapasitesini artırırken, aynı zamanda uluslararası toplumun çatışma çözümüne yönelik çabalarını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, Kassam Tugayları’nın finansman dinamiklerinin anlaşılması, bölgesel istikrara yönelik uluslararası çabalara önemli bir açıdan katkı sağlayabilir.

Uluslararası Algı:

Kassam Tugayları’nın İsrail’e karşı yürüttüğü mücadelede sivilleri kalkan olarak kullanma taktiği, İran’ın da etkisiyle uluslararası kamuoyunu etkilemeye yönelik bir strateji olarak karşımıza çıkıyor. Bu taktik, düşmanın orantısız güç kullanımı ve sivillerin kasıtlı olarak hedef alındığı izlenimi yaratmayı amaçlamaktadır. Ancak, bu tez gerçeği yansıtmamaktadır.

Gerçek şu ki, hiç kimse çocuklarıyla, eşleriyle, ailesiyle bombalar altına zorla tutulamaz. Bu tür iddialar, sivil kalkan taktiğinin sadece bir algı yönetimi stratejisi olduğunu gösterir. Bu taktik, uluslararası toplumu yanlış bir izlenime yönlendirerek, sivillerin istismar edildiği ve kasıtlı olarak tehlikeye atıldığı izlenimini yaratmayı amaçlar.

Sivillerin güvenliği, uluslararası hukukun ve insan haklarının temel bir unsuru olup, bu tür taktiklerle sivil yaşamın riske atılması kabul edilemez bir durumdur. Uluslararası toplumun, bu tür pratiklere karşı duyarlı olması ve çatışma bölgelerinde sivillerin korunması için daha etkin önlemler alması gerekmektedir. Bu, çatışma bölgelerinde insan haklarına saygı gösterilmesi ve sivil nüfusun korunması açısından önemli bir adım olacaktır.

Sonuç:

İzzeddin Kassam Tugayları’nın arkasındaki güçler, özellikle İran’ın uzun vadeli stratejik destek sağlaması ve silah teminiyle belirlenmektedir. Bu durum, bölgedeki çatışmanın daha derin ve karmaşık bir hal aldığını gösteriyor. Uluslararası toplumun bu dinamikleri anlaması, çatışmanın çözümü için yapıcı bir rol üstlenmesi adına kritik bir öneme sahiptir.

İran’ın desteğiyle güçlenen İzzeddin Kassam Tugayları, bölgesel dengeyi etkileyen önemli bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Silah temini ve finansman kaynaklarındaki çeşitlilik, örgütün sürdürülebilirliğini sağlayan faktörler arasında yer almaktadır. Sivil kalkan taktiği, uluslararası kamuoyunu etkileme çabalarının bir yansıması olarak öne çıkar.

Uluslararası toplumun, bu karmaşık çatışmanın çözümü için daha fazla çaba sarf etmesi, diplomatik çözümleri güçlendirmesi ve bölgesel istikrarı sağlama yolunda etkili adımlar atması gerekmektedir. Bu çabaların, sadece belirli bir bölgeyi değil, genel olarak küresel barış ve güvenliği destekleme amacını taşıması önemlidir. Ancak, bu hedefe ulaşmak için tüm paydaşların işbirliği ve adil çözümlere odaklanması gerekmektedir.