Almanya’da dişiyle tırnağıyla başarı basamaklarını tırmanan bir göçmenin hikayesini okuyacaksınız. Bu başarı sadece eğitim ve iş alanına sıkışmış, günlük koşuşturmalardan oluşam sıradan bir yaşam öyküsüyle devam etmiyor.

İçinde yaşadığı toplumun bir parçası olarak uyum sorununu çözmüş, öz kültürünü yaşatma ve geliştirme noktasında da büyük emek ve öz verili çalışmalara zaman ayıran bir öyküden bahsedeceğiz.

Bu öykünün ana noktası Hatay’ın Dikmece köyüdür. Dikmence’de başlayan yaşam öyküsü ilk okulula devam eder. Orta ve Lise’yi ise Antakya’da tamamlar. Yüksek Öğrenimini ise Eylül’ün 1979’unda Almanya’da başlar. Dil kursunu 1980’de başarıyla tamamlar. AB ülkesi olmayan Türkiye’den geldiği için Lisen’nin son sınıfını Almanya’da tekrarlamak durumunda kalır. 1984’e gelindiğinde ise Hagen’de Yüksek Öğrenimine başlar. 1987 yılına kadar Hagen’de İnşaat Bölümüne devam ederken bu bölüm kapanır. 1989 yılında Bremen’de başladığı bölümü başarıyla bitirir.

İş hayatı başlamıştır artık

Yıl 1990’a geldiğinde bir alman şirketinde çalışmaya başlamıştır artık. Öğrendiklerini yaşamla sınama vakti gelip çatmıştır. Ama bu şirkette aradığını bulamaz ve kendi isteğiyle ayrılır. Aynı yıl Neuss Belediyesin’de işe başlar. Sürekli bir arayış içinde olduğu için burada da aradığını bulamaz ve 3 ay sonra çıkışını verir. Yıl 1991’e geldiğinde büyük ve önemli bir Mühendislik şirketinde işe başlar. Orada iyi bir çalışma ortamının olduğunu görür.

Artık kendi hedefleri vardır

1996 yılına kadar çok sevdiği bu iş ortamından ayrılır. Ama ayrılışının farklı sebepleri vardır. Artık kendi hedefleri vardır. Bu hedeflerine ulaşmak için buradan ayrılması şarttır. 1997 yılında kendi Mühendislik şirketini kurmaya karar verir ve aynı yıl kurar. O yıldan bu güne kendi şirketinin başında birçok başarılı projenin altına imza atar. Statik Planlamanın yanı sıra Enerji Danışmanı olarak görev yapmaya devam ediyor. Kendisiyle birlikte başka bir Mimar arkadaşı, iki stajer ile yoluna devam etmektedir.

Siyasete ve dernekciliğe adım atar.

1984 yılında başlayan koşuşturmaca almanya’nın en köklü partisi olan SPD ile de devam eder. Orada da çeşitli görevler alır. Ama asıl çalışmalarını 1992 yılında Düseldorf şehrinde 8 arkadaşıyla birlikte Arap Alevi derneğini kurar. Daha sonra derneği Neuss şehrine getirir. Derneği arkadaşlarıyla birlikte kendi öz evlatları gibi büyütürler. 1997 yılından, 2015 yılına kadar bu derneğin başkanlık görevini üstlenir. Bir çok sosyal sorumluluk projelerine ön ayak olur.

Antronörlük yaşamı başlar

Elbette hikayemizin kahramanı sporla da ilgilenir. 1996 yılında gençlere sporu sevdirmek ve onları kötü alışkanlıklarından uzak tutnak için Futbol antrenörlüğü yapmaya başlar. Özellikle göçmen gençlerine profösyonel bir çalışma yaptırabilmek için antronörlük kursuna da gider ve buradan yeterlilik belgesini alır.

Dernek artık Federasyona dönüşmek zorundadır

Elbette süreç hızlı ilerliyor, kurumsallaşma kaçınılmaz olduğu için 2009 yılında artık dernek olarak kalınamayacağına karar verilir. Avrupa’da kurulmuş olan derneklerin bir araya gelme zamanı gelip çatmıştır. Humalı bir çalışma başlatılır. Bu çalışmanın sonunda Dernekler Federasyonunun kurulması hedeflenmektedir. Çalışmalar sonuç verir ve 2013 yılında bir çok başlangıca ev sahipliği yapan Neuss’ta amaçlanan federasyon kurulur. Bu federasyonun başkanlığına da hikayemizin kahramanı seçilir. Çeşitli yasal girişimlerin ardından Federasyon 2014 yılında resmileşir. 2016 yılının sonlarında yenilenen seçimlerde Başkan Yardımcısı görevine seçilir.

Kamu yararına çalışan ilk ve tek Federasyon

Halen daha bu görevi aktif olarak sürdüren kahramanımızın görev yaptığı Federasyon Avrupa’da kamu yararına çalışan ilk ve tek Federasyon olma özelliğini kazanmıştır. Kahramanımızı tanımayanlarla tanıştırmanın vakti geldi. Adı Nihat, Soyadı Nalça… Bu isimle birçok kez karşılaşmışsınızdır. Futboldan Güreşe birçok turnuvanın, hatta Uluslararası turnuvaların da ana sponsorluğunu yapmıştır. Güreş ağası seçilmiştir. Topluma büyük emeği geçen Nihat Nalça’nın da söyleyecekleri var.

Eşine sonsuz teşekkür etti

Nalça, hayatı boyunca yapmaya çalıştıklarına destek veren eşine sonsuz teşekkürler ediyor. Bu koşuşturmalar esnasında eşini ve çocuklarını ihmal ettiğini biliyor. Ailesinin fedakarlığı karşısında minnettar olduğunun altını çiziyor. ‘‘Ailem benim yanımda olmasaydı elbette bu zorlu ve mutlaka yapılması gereken çalışmaları yapmakta çok daha fazla sıkıntı çekecektim. Bu anlamda çok şanslıyım, ailem beni yalnız bırakmadı‘‘diyor.

‘‘Beni aktif göreve çağırırlarsa‘‘

Yeniden yaklaşan Federasyon seçimlerini hatırlatıyoruz Nihat Nalça’ya. Aday olup olmayacağı konusunda fikrini öğrenmek istiyoruz. Önce düşünüyor ve şu cevabı veriyor, ‘‘Ben kendi toplumuma hizmet etmekten hiçbir zaman geri durmadım. Ben yapamam, zamanım yok demedim. Toplumumuz beni bu göreve yeniden layik görürse bende hayır demem.

Önemli olan kimin bu görevi sürdüreceği değildir elbette. Toplumumuzun içinde değerli insanlarımız var. Biz tecrübelerimizi sürekli aktarıyoruz. Geçlerimizin bir adım daha öne çıkması bizi memnun eder. Kendi değerlerini koruyabilen herkes bu görevi yapabilir. Dediğim gibi, beni toplumumuz aktif göreve çağırırsa görevden kaçmam.

Halka teşekkür etti

Bunu ilerleyen günlerde çok daha iyi anlayacağız. Bu görevler esnasında beni yalnız bırakmayan halkımıza da çok teşekkür ediyorum. Her daim onlara hizmet için hazırım. Bizde emeklilik yoktur. Kendi değerlerimzi koruyup geliştirmek için yaşamın orta yerinde çalışma içindeyiz. Hem içinde bulunduğumuz Alman toplumuna uyum sağlıyor, hoş görü ve kardeşlik bağlarıyla ilişkilemizi sürdürüyoruz, hemde kendi değerleriyle barışık nesillerin yetişmesini istiyoruz. Eğitimden, kültür sanata hayatın her alanında başarılı geçler görmek istiyoruz. Derneklerimiz bir yanıylada buna hizmet etmek zorundadır. İçine kapalı tek düzey bir çalışma kimseye bir fayda sağlamaz. Herkese saygı ve sevgilerimi iletmenizi rica ediyorum. Welt Heimat Gazetesine de teşekkür ediyorum. Almanca ve Türkçe bir yayın yaparak uyuma katkı sağlıyor. Çocuk Gazetesiyle de çocuklarımıza farklı ve anlamlı bir pencere açıyor. Toplumu yozlaştıran herşeye karşı toplumumuzu uyarıyor. Yani üzerlerinize düşen sorumluluğu başarıyla yerine getiriyorsunuz. Diğer yayın organlarından çok farklı ve anlamlı çizginiz var. Başarınızın devamını gönülden temenni ediyorum…