Erdoğan Karayel

deniz gezmiş sırtında yeşil parkasıyla24 yaşında can verdi darağacında..
yeşil parayla yeşil parkayı kıyaslamak, şerefsizliğin ta kendisidir..

bir „halk arenası“ ardından…

siz, siz olun..
bir parti veya örgüte girip te..
sadece kulağınıza üfleneni söylemeyin..
sadece önünüze konan kağıdı da okumayın..
bir ülke böyle kurtarılmaz çünkü..
önce „insan“ olalım…
yani vicdanlı ve ahlaklısından..
bol bol okuyalım, araştıralım….
kendi yaşam felsefemizi geliştirelim..
yaşam politikamızı belirleyelim..
sonra bizim doğrularımıza uyan
eylemlere, kararlara destek verelim.
zira hiçbir parti veya örgüt..
yalansız, yanlışsız ve de eksiksiz değil..
kiminin doğrusu diğerinin yanlışı..
kiminin yanlışı da diğerinin doğrusu..
aslında bu işin çözümü „örgütlenmek..“ elbette..
diğer toplumlar bunu bir şekilde çözmüş..
ama bizim mayamıza tutmuyor nedense..
en iyi becerebildiğimiz şey..
amip gibi bölünerek örgütlenmek!!..

bir “halk arenası” izledim yine..
her cuma olduğu gibi, maaşallah bu gece de..
„mustafa kemal’in askerleri“ olarak..
memleketi kurtardık 200 m2’lik salonda..
uğur dündar bir gaza getiriyor ki milleti..
hemen herkesin elinde kitaplar, bayraklar..
bir alkış kopuyor salonda..
ya sizi bilmem ama..
o kitaplar ve bayraklar çok çocukça..
sanki ilkokul müsameresi veriyor ortama..
belki yaşanan süreçte iyi bir motivasyon oluyor..
ihtiyacı var toplumun yarısının buna..
ama haftada bir kez, üç saatlik „gaza getirme” terapileriyle vatan kurtarılmaz, kendimize gelelim..

doğru söylediklerine inandığımız kişilere adeta tapıyoruz
laf söyletmiyoruz..
yanlışlarını ve eksiklerini asla görmek istemiyoruz..
durum böyle olunca da „açık“ bırakıyoruz..
birileri de bu açıklardan giriyor ve gereğini yapıyor..
çünkü bizim genetiğimizi çok iyi çözmüşler..
nerede ne yapacağımızı ve ne yapamayacağımızı iyi biliyorlar.
safları sıklaştıralım. açıkları kapatalım!..
yapabileceğimiz yegane örgütlenme..
beyinler arasındaki iletişimle
olur ancak..
beyinlerimiz örgütleyelim..
doğruyu, iyiyi ve güzeli seçelim…
ve gidip sandıkta
oyumuzu ona verelim..
yoksa yarın, öbür gün
bir iç savaş çıktığında
bedelini çok daha ağır öderiz..

mutluluk bakanı

Hindistan’ın en büyük eyaletinin „mutluluk bakanı“ cinayetten aranıyormuş..
bizde niye böyle bakanlık yok? kıskandım şimdi..

parlayan yıldız..

ziraat bankası çin’den 600 milyon dolar kredi aldı..
rusya da kredi için sırada..
anladınız mı şimdi türkiye niye parlayan yıldız?

birbirimize kenetlenmek..

beynimiz çalışıyor..
henüz aklımızı yitirmedik..
ancak şu ülkenin 40 milyonu aklını yitirmiş olmalı ki..
uçuruma koşar adımlarla gidiyorlar..
işin kötüsü bizleri de
sürüklüyorlar peşlerinden..
şundan çok eminim..
yarın, öbür gün..
akplisi, chplisi, mhplisi..
vplisi, hdplisi, bilmemnelisi..
hep beraber oturup
avazımız çıktığıınca zırlayacağız..
„nasıl tekrar ülkeyi ayağa kaldırabiliriz? diye..
ve en az elli yıl daha geriye gitmişken!?..
iyi, güzel de..
birbirimize böyle sarılıp
kenetlenmek için..
o günleri mi beklemek gerek?!..
neden şimdi değil?!..

lozan konusu..

lozan’ı güncellemek yerine,
güncellemek, hatta yeniden format atmak daha isabetli olacaktır. arzederim!.

ahlak ve vicdan..

önce ahlak ve vicdanın
ırzına geçildi..
sonra da gerisi geldi zaten..

birey ve toplum..

birey olamadık ki..
toplum olabilelim..
o nedenle..
ne demokrasi uyar bize..
ne de sosyalizm..
ondandır faşizmin cazibesi..

suudiler ve türkler..

suudi arabistan açılımda..
türkiye kapalımda!.
toplumların kendi kaderini
tayin hakkı küresel güçlerde..
anti-diyalektik sonuç..

ne zaman esip gürlese..

bizden birşeyler gidiyor..