ZDF, Washington Post ve SRF’in ortaya çıkardığı ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 100’den fazla ülkenin BND ve CIA tarafından dinlenmesine dair belgesel ZDF’te gösterilecek.

Alman kamu televizyonu ZDF, ABD gazetesi Washington Post ve İsviçre kanalı SRF’in Şubat ayında ortaya çıkardığı ve ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) ile Almanya Dış İstihbarat Servisi’nin (BND), 1970-1993 yıllarında 130 hükümeti, orduyu ve istihbaratı dinlemesine dair 60 dakikalık belgesel 18 Mart’ta ZDF Infokanal’da yayımlanıyor.

BND’nin „Rubikon“, CIA’in „Minerva“ olarak adlandırdığı dinleme operasyonu belgelerine göre, Alman ve ABD istihbaratlarının kripto cihazları manipüle etmesi sonucu Doğu Almanya gizli servisi Stasi de o cihazları kullanan pek çok ülkenin gizli haberleşmelerini deşifre etmeyi başardı ve kaydetti. Bu ülkelerin başında da NATO üyesi Türkiye geliyordu.

Stasi arşivlerine göre Türkiye’nin şifreli diplomatik yazışmaları ile NATO-Türkiye arasındaki iletişim, Rusya Gizli Servisi KGB’nin de desteğiyle Doğu Almanya istihbaratı tarafından uzun süre dinlendi. Stasi’nin BND ve CIA tarafından manipüle edilen kripto cihazları dinleme faaliyeti için Berlin Wuhlheide’deki merkezinde saatte 25 bin bantın aynı anda kayıt yaptığı belirtiliyor. Yine arşivlerdeki belgelere göre, Stasi’ye şifreli yazışmaları çözmeyi sağlayan donanımı Rusya verdi. KGB’nin ayrıca, Türkiye’nin de kullandığı Crypto AG’nin ürettiği cihazları üçüncü kişiler üzerinden satın almayı başararak, dinleme tekniğini geliştirdiği de belirtiliyor.

Rubikon Operasyonu

CIA ile BND’nin birlikte yürüttüğü Rubikon Operasyonu 1970 yılında başladı. İsveçli Boris Hagelin, 1950’lerin başında İsviçre’de kurduğu Crypto AG şirketinde, dünya çapında pek çok istihbarat örgütüne sattığı ve şifreli iletişimi sağlayan kripto cihazları üretiyordu. 1960’ların sonunda Hagelin ilerleyen yaşı nedeniyle şirketini satmak istediğini açıkladı. Alman Dış İstihbarat Servisi BND, bunu Soğuk Savaş dönemi için büyük bir fırsat olarak görüp, CIA ile anlaştı ve her iki gizli servis, Crypto AG’yi yüzde 50’şer pay ile 8 milyon 500 bin dolara satın aldı. Ancak kağıt üzerinde şirketin sahibi Liechtenstein’da bir vakıf olarak gösterildi ve bunu gizli tutma konusunda da Siemens’ten destek alındı. Siemens ayrıca yıllarca şirketin yönetim kadrolarını yetiştirdi ve atadı. Siemens dışında manipüle edilen cihazları üreten Crypto AG’nin sadece üst düzey iki yöneticisinin BND ve CIA’in dinleme operasyonu konusunda bilgi sahibi olduğu belirtiliyor.

BND 1993’te ayrıldı

BND, Alman Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) Başbakan Willy Brandt’ın döneminde başlayan ve CIA ile ortak yürütülen Rubikon Operasyonu’ndan 1993 yılında hissesini CIA’e devrederek ayrıldı. Sonrasında da ABD’lilerin dinlemeyi 2018’e kadar sürdürdüğü bildiriliyor.

ZDF’in ortaya çıkardığı belgelere göre, BND’nin operasyondan ayrılmasında belirleyici olan nedenlerden biri, İran ve Suudi Arabistan’ın dinlendiğini fark edip, harekete geçmesi oldu. Ancak BND, şirketteki payını CIA’e devrederek ayrılsa da Crypto AG’nin sattığı cihazları kullanan ülke ve istihbaratları yıllarca dinlemeyi sürdürdü.

Rubikon Operasyonu kapsamındaki gizli dinlemeleri ortaya çıkaran ZDF ekibinden editör Ulrich Stoll, DW Türkçe’ye verdiği demeçte, Rubikon veya Minerva adıyla arandığında dünyada bu operasyona dair hiçbir bilgi veya belgeye rastlanmadığını söylüyor. BND ve CIA’in, „gelmiş geçmiş en başarılı dinleme operasyonu“ olarak niteledikleri bu gizli faaliyetleri ortaya çıkaran belgelerin, istihbaratların kendi kurumları için tuttukları raporlara dayandığını aktarıyor.

Türkiye’nin kullandığı cihazlar ve donanımlar rapor edildi

Ankara’nın hangi kripto cihazları ne zaman satın aldığı, hangi şifreli teknikle ve ne zaman haberleşmeye başlanıldığı, hangi Türk büyükelçilikleri arasında ne zaman, ne tür şifreli iletişim yapıldığına dair verilerin yer aldığı görülüyor. Türk diplomatların iletişimlerinin içeriğinin ise raporlara karartılarak eklendiği dikkat çekiyor.

Uzun yıllar farklı ülkelerde büyükelçi olarak çalışan, emekli diplomat ve savunma politikaları uzmanı Onur Öymen, „Müttefiklerin birbirini dinlemesi gayritabi ve aynı zamanda karşılıklı güveni sarsacak bir durum“ diye konuşuyor. Görev süresi boyunca komünist rejimle yönetilen ülkelerde de büyükelçi olarak çalıştığını belirten Öymen, orada dinlendiklerini veya izlediklerini hep hesaba kattıklarını ve çok gizli bilgi ve belgeleri özel kurye ile ilettiklerini vurguluyor. NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’nin BND ve CIA tarafından yıllarca dinlenmesini eleştiren 79 yaşındaki Öymen, „Biz casusluk yapmıyorduk, sorsalar, hangi konuda olursa olsun, görüşlerimizi söylerdik, gizlice dinlemelerine gerek yoktu“ diye eleştiriyor.

Warwick Üniversitesi’nden uluslararası güvenlik uzmanı Prof. Richard Aldrich ise, BND ve CIA’in operasyonunu „tarihteki en skandal, en utanmazca yapılan operasyonlardan biri“ diye niteliyor ve „Düşünsenize, 100’den fazla ülke kendi devlet sırlarının çalınması için üzerine bir de para vermiş“ diye konuşuyor.